Diyeceksiniz ki şimdi: Bir günlük içinde böyle notların yeri olmalı mı?
Efendim, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Ne desiniz haklısınız...
Bugün masamda bir arada duran kitaplardan birkaçının sayfalarını karıştırırken, aklıma takılan birkaç sözcükten biri "lanet", biri de "kutsama" oldu. Lanetli şair konusuna işte bu nedenle girdim. "Lanet" üzerine bir şeyler karalamayı ilerdeki bir güne bırakıyorum.
Image via Wikipedia
"Lanetli şair" kavramını ilk kullanan Paul Verlaine'dır. 1840'larda pek tanınmayan Tristan Corbière, Marceline Desbordes-Valmore, Villiers de l'Isle-Adam, Stéphane Mallermé ve Arthur Rimbaud gibi simgeci şairlerin acıklı yaşamlarını konu alan Les Poètes mauditis (1884, Lanetli Şairler) adlı yapıtında kullanan Verlaine'ın bu kavramı, Baudelaire'in, acıya ve aşağılanmaya göğüs geren bir şairi anlatan "Bénediction / Kutsama" adlı şiirinden almış olabileceği ileri sürülür."Lanetli şair", bir zamanlar kâhin ve peygamber olarak görülen şairin artık bu konumu yitirdiğini, aşağı bir konuma itildiğini anlatan bir kavramdır.
Yaşam Sürüyor... Şaşırmayın! Michel Foucault'nun, dilin yorum gücünün şiire Mallarmé'yle girdiğini yazdığını görürseniz şaşırmayın. Şair İlhan Berk'in Logos'unu okurken, "Mallermé, Poe, Hopkin ile, dil yalnız yorum gücü kazanmakla da kalmamış, yepyeni boyutlar, anlamlar da kazanarak modern şiiri hazırlamıştır. Şiirin atardamarı olan aşılamanın (telkin) her şey demek olduğu da böyle anlaşılmıştır," dediğini duyarsanız, hiç ama hiç şaşırmayın.
Berk'in, bizde dilin yorum gücünün şiire girişine ilişkin örneği kimdir dersiniz? Bildiniz. Evet: Ahmet Haşim.
Image via Wikipedia
Bakın ne diyor, "Parıltı" adlı şiirinde Haşim üstadımız:"Âteş gibi bir nehr akıyordu
Ruhumla o ruhun arasından
Bahsetti, derinden ona halim
Aşkın bu onulmaz yarasından"
0 yorum:
Yorum Gönder